Kaybolan Emirdağ

Köşe Yazıları / Obalardan Odalara

“At ölür meydan kalır yiğit ölür şanı kalır”
Pasagızı denk vururdu tefini
Gambır Bekir saklamazdı gafın
Hacı Osman çekmezdi lafın
Konaklar haneyler hanlar nerede

Anam babam Mazoğlu’nun tarlada
Bütün umutları kaldı ardında
Hangi can ki baki yalan Dünya’da
Candaki cevherler hallar neredeMünir Özkara emir verirdi
Kemcik Çöpçü de köpek vururdu
Cavat Abbas etrafı korurdu
Karabaştan akan kanlar nerede

Şoför Ahmet vardı avcılar başı
Vallahi yemedim vurduğu kuşu
Tahir Efe’nin de karaydı kaşı
Eski zamandaki tanlar nerede

Dellal Mehmet ün enirdi ilanı
Yasin usta cizar idi planı
Yünlü Veli söylemezdi yalanı
Afacan akranı canlar nerede

Cukcuk Musa beş vaktini kılardı
Şerif Aba bağ bahçeyi sulardı
Hamzahacılı Piri kaval çalardı
Eski muhabbetler anlar nerede

Kör Bektaş de hezin girer kapıdan
Kara Veli emekliydi nüfustan
Eşşekçi İzzet’in oruç topundan
Eski ramazanlar günler nerede

Yalangıran yaylasını koşardı
Sari pani arkasına düşerdi
Bayatlı eşrafı gören şaşardı
Eski urbalar yenler nerede

Ezik kızı Battal’ın dişi çıkardı
Terzi Mocu elifi donlar dikerdi
Yağcı Çete yağ kolunu çekerdi
Şimdiyi yaşarken dünler nerede

Kuşgöz Arif idi çarşı bekçisi
Bulunmazdı Koca Veli gibi birisi
Hele ana sultanin yiye kedisi
Kön kari eriten yeller nerede

Her Cuma Ali Hoca sela verirdi
Sağır olsa Ali Hoca’yı bilirdi
Seydi Çiftçi ileriyi görürdü
İsimler lakaplar ünler nerede

Bahri Özkan ince ayar ustası
Zavallı Momili akıl hastası
Hacı Abdullah’ın üzüm asması
Maharet sahibi eller nerede

Yandim’in Ali de efe uşağı
Ethem Ağa’dan korkar cıddan uşağı
Geçili terk eyledi esseği
Çaydere’den akar seller nerede

Celil Sezer topa(k)evi tutardı
Gölgesinde sağmal davar yatardı
Göçü kızar yakasını yırtardı
Simdi toprak olan serler nerede

Civsi “Rus’um” demiş hapise düşmüş
Hakim üç ay vermiş haline şaşmış
Cihalli, namlı öküz koşarmış
O eski nazarlar bönler nerede

Gosa’nın Mustafa yalan söylerdi
Gradeli yalanını delerdi
Kahvenin müşterisi gülerdi
Usullar yacas helkler nerede

Zekiye Böle’min herkes bölesi
Kalbi temizdi yoktu hilesi
Eski Mustafa’nın çoktu çilesi
İçli kemanındaki teller nerede

Paşa Şükrü çok severdi ilimi
Hanim Bibi yasak kelime dokurdu kilimi
Ali Badem deli derler deli mi
Köseler kıllılar keller nerede

Ibiğe Maneseye aklım ermiyor
Agaların beylerin dahli sürmüyor
Eceller ömüre geçit vermiyor
Altı küheylanlı beyler nerede

Don didinirdik gara dimiden
Pırtısını alırdık Gara Hanım’dan
Az mi çarık gördüm sığır gönünden
O eski mallar gönler nerede

Sahil boyu çayderenin kıyısı
Batal oldu Hacibekir kuyusu
Kadife sayalı çuha sinlisi
Eli güğümlü suna boylar nerede

Ne etmeli bilmem böyle zamanı
Kaderde yazıda Hakkın fermanı
Ekmekçi İzzet’le Seydi Boz hani
Tazılar avcılar haylar nerede

Yiğitler ölüyor namı kalıyor
Bazılar Kel Üsüğ’e traş oluyor
İnsanoğlu niye ölmem sanıyor
Sinsila akraba soylar nerede

Hani nerede Comali günleri
Boynueğri yedi içti malları
Bükme satıp dolaşıyor hanları
İplikli sekerler huylar nerede

Saysam gidenleri defterler almaz
Kalemler tükenir mürekkep kalmaz
Yenilere sorsam eskiyi bilmez
Terk edip yıkılan köyler nerede

Saydıklarımın her birisi can idi
Hepsi de bu dünyada var idi
Dost dediği üzerini kürüdü
Toprağa garkolan tenler neredeFakı Edeer