Millet Devlet İçin mi, Yoksa Devlet Millet İçin mi?

Köşe Yazıları / Timuçin

Çağdaş uygarlık seviyesini yakalamış, kişi başına düşen milli geliri 15 bin -20 bin doları bulmuş, vatandaşlarını mutlu ve müreffeh yaşatmayı becerebilen, devletlerin zamanı ve konjektörünü doğru yakalayarak yaptıkları Değişim ve Dönüşümü biz tanzimattan beri birçok denememize rağmen bir türlü yakalayamadık. Çağa ayak uyduramayıp, sanayi devrimini de gerçekleştiremeyince, eller aya biz yaya olduk. Türk tarihinde bu konudaki birçok girişim başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, her girişimle az da olsa küçük bir ivme kazanarak, çağın çok gerilerinde kalmamamız da sağlanarak yolumuza devam ettik.
Bu konudaki en cesur adımları atan Mustafa Kemal’in de cumhuriyetimizi kurup, demokratikleşmeye ömrü yetmeyince ortalarda bir yerlerde, sıçrama yapacak potansiyeli olan ama bir türlü bunu iç barışı sağlayamadığı ve tam demokrasiyi oturtamadığı için beceremeyen bir millet olduk. Militer ve kuşkucu olmayan, yanlış tabular ezberlettirerek yapılan bir eğitim sistemi bunun en büyük engellerinden oldu. Adı cumhuriyet olan ama gerçekte cumhurun yönetime katkısı en düşük sekliyle gerçeklesen, askeri-sivil bürokrasinin yetkilerini halkıyla paylaşma niyetinde olmadığı ve kendisini halka denetlettirmediği bir vesayet rejimi elbette bu değişim ve dönüşümü kendi çıkarları için bir engel görecekti. Aslen bu ülkeyi vesayet rejimi ile yönetenler ve çevreleri o sözünü ettiğimiz dönüşüm ve değişimi çoktan yakalamışlardı. O grubun çocukları eğitimini yurtdışında Amerika’da Avrupa’da alıyor ve hayat standartları 15 bin - 20 bin dolar yıllık bütçelerle geçtiği de herkesin malumudur. Vergi almak ve askere çağrılmak görevlerini eksiksiz yerine getirilen halk gibi, gelecek kaygıları pek yasamamaktalar, çocukları güneydoğuda askerlik görevi yaparken pek görülmemekte. Onun yerine mevcut eğitim sistemi ile yetişmiş, gönüllü vatan evlatları riskli yerlerde askerlik yaptığı görülmektedir.

Ama artık zaman ve konjektör Türkiye’ye değişim ve dönüşüme dayatıyor. Kaçınılmaz kılıyor adeta. Bunun göstergeleri de dünyanın en büyük enerji geçiş hattı olmakta olan ülkemizde Büyük Güçler, darbe, vesayet rejimi, kargaşa ve karışıklıklar istememekte, o yüzden Obama ilk ziyaretini ülkemize yapıyor. O yüzden Putin bir gün ansızın gelip enerji projesine imza koymak zorunda kalıyor. O yüzden yakın tarihimizin karanlık ve faali meçhulleri, meçhul olmaktan çıkıyor. O yüzden iki başlı anlamsız yargı, tekleştiriliyor. Elbette bu yıllar yılı devlet bildiğimiz ve sürekli kutsadığımız o malum makamlarda oturanlar direneceklerdir. Halktan bu konuda destek görebilmek için çeşitli provokasyonlara başvuracaklardır, dezenformasyonlarla süreci yönlendirmeye çalışacaklardır ama gerçekten nafile. Çünkü bu devlet aygıtı ile milleti bu şekilde yönetmenin çağımızda şansı kalmamıştır. Teknoloji buna manidir, artık toplumu dünyaya kapatarak yaşatmak imkânsızdır. Sahip olduğumuz toprakların üzerindeki halkımızı üretken, mesut ve müreffeh, geleceğinden güvenli, kardeşçe, adilce, en önemlisi M.Kemal'in dediği gibi “Yurtta sulh, dünyada sulh” düsturuyla yaşatmayı beceremeyen bir devlet aygıtının, toprakları 700 bin km kare değil 7 milyon km kare olsa ne olur?

Yaklaşmakta olan ramazan bayramınızı en içten duygularımla kutlar mutluluk ve esenlikler dilerim.