Öğretmen Benisa

Köşe Yazıları / İlhami Özer

Huriye Hanımefendi, Can yazarımız;İki ciltlik ve 800. sayfayı aşkın kitaplarınızı bir solukta okudum.Seksen yaşına tırmanan bir okurun, 900. sayfaya yaklaşan kitapları elinden düşürmeden okumaya yeltenmesinin elbette bir sebebi var.Asla abartı içinde değilim.Elimden “ÖĞRETMEN BENİSA” kitaplarını bitiresiye düşürmedim.Kitaplarınızı, soframda da, uykumda da,sohbetlerimde de hep en yakın arkadaşım olarak elimde ve gönlümde taşıdım.Lütfen itirafımı kabul edin.”ÖĞRETMEN BENİSA” eseriniz beni uykudan etti.Gezip tozmamdan etti.Yemek yerken dahi elimde taşıdığım için,beni etrafımdaki insanların yanında tuhaf duruma düşürdü.”ÖĞRETMEN BENİSA”ki, kitaplarının yazarına asla bir kuru teşekkür KAFİ DEĞİLDİR.Böylesi bir eseri TÜRK EDEBİYAT ve Sosyal Hayatı için yazıp armağan edene minnet duyarız,şükranların en anlamlısını sunarız.Bu da yetmez,doğrusu eserinize de,zat-ı A-linize de CAN FEDA DİYE ifademizi sunmak isteriz.Can feda, Can feda... Öğrencilik, öğretmenlik ve emeklilik devrelerimde sayısız eserler okudum. İçeriği aynı olan eserler elimden geçti. İsim vermeyim ama ünlü edebiyatçılarımızın dillere destan eserlerini birce birce okudum. Hepsini de büyük bir zevkle ve büyük bir istekle bitirdim. Zaten hiçbir oyun da bilmediğim için, ünlü yazarların ünlü eserleri benim için her şeyin yerine geçmekteydi. Lütfen İÇTENLİĞİMİ, SAMİMİYETİMİ, KABUL EDİNİZ, ki bu ‘‘ÖĞRETMEN BENİSA KİTAPLARI’’ gibisini okumadım. Böylesi bir eserin evvela bayan olarak hiç yazarı yoktur. Hiçbir bayan yazarın böylesi bir eserin altına imzası yoktur. Zevkle ve tüm benliğimden gelen duygularımla tekrar etmek istiyorum: ‘‘ÖĞRETMEN BENİSA’’ ların bir benzerini daha yazan yoktur. Okuduklarımın hiçbirisiyle kıyaslama hakkını kendimde görmüyorum çünkü bu, edebiyat tarihine, yazın tarihine HAKSIZLIK OLUR. Sizi tekrar tekrar baş tacı gibi yüreciğimin tam orta yerinde, ebediyete kadar taşımak istiyorum. San ki bir ben mi?... Okuyanların hepsi…‘‘ÖĞRETMEN BENİSALARIN’’ ların en can alıcı tarafı tamamen yaşanmış bir hayatın ürünleri olmasıdır. Öylesine cicili-bicili sözlerle süslendirilmiş , renklendirilmiş bir eser olmayışıdır. Gerçekçi olduğu kadar sadelik, sadelik olduğu kadar akıcılık , akıcılık olduğu kadar okuyucuya verdiğiniz heyecan… Hepsi hepsi eserinizin omurgaları sayılır. Nereden hatırlayıp kaleme aldınız onca halk deyimlerini… Nasılda bulmuşsunuz o üstün sadeliği ile omuz omuza giden heyacanı, ilgiyi… Aşk olsun kızım, sana diyecek söz bulamıyorum. Eğitim Öğretim tarihimize ve Edebiyat Tarihimize böylesi bir armağan sunan bayan öğretmen toplumumuzun GÖZBEBEĞİ OLSA GEREKTİR. İnanıyorum ki yazın tarihi bin yıllarca sizi böyle ANIP YADEDECEKTİR.Hanımefendi;Eserinizin hitabetmediği hiçbir halk kesimi bulunmamaktadır. Siz eseri yazarken öyle mi düşündünüz bilmiyorum ama, Türkiye’ de yaşayan her dilimdeki insanlara bu eseri kazandırmış birisiniz. Kim okursa okursun , bu eser herkesi içeren, dünya a-leme hitabeden bir eserdir. Köylüsü kentlisi , okuyanı okumayanı tüm insanların yalnız aklına yalnız hislerine değil psikolojisine de hitabetmektedir. Ben hala şaşıyorum, ki eserin içeriğindeki o felaket dolu,zulüm dolu,şiddet dolu hayata nasıl dayanabilip bu günlere ulaştınız.Ben bir okuyucu olarak zaman zaman ruh halimde alaboralar hasıl olduğu için kitabı fırlatıp ondan uzaklaşmak istedim.Yaşarken çektiklerinize, bir muallime olarak nasıl dayandınız?Hadi dayandınız diyelim, yazarken iyi ki kimyanız bozulup hekim aramamışsınız.Böylesi ruh, beden, irade ve kültür gücü olan yazarın eli HİÇ ÖPÜLMEZ Mİ?Eserinizin okuyucu üzerindeki hakimiyeti, öylesine güçlü ki okuyucu lokomotif gibi kendi doğrultusunda sürükleyip götürüyor.Bu söylemleri benim dilimden duyduğunu zannetme, yakınımdaki tüm insanlara okuttum, hepsi de aynı fırtınaya yakalanıp eserinizin peşinden SÜRÜKLENİP gitmiştir.Okuyucuyu bu kadar sarıp sarmalayan bir eseri, birileri daha ortaya çıkıp yazsın,onun da edebiyat tarihi adına,eğitbilimcilik tarihi adına ALNINDAN ÖPEYİM…Kız anam vallahi fırtınalar karşısında bile pörsümeyecek kadar güçlü İKİ ESERİ tarihe armağan etmişsiniz.Siz hala daha bunun farkında değilsiniz, olanca tevazuunuzla siz kendinizi hala daha LEBLEBİCİ KÖYÜNÜN EDEALİST ÖĞRETMENİ SANIYORSUNUZ.Bu eserleriniz sizin boyunuzu çoktan aşmış siz farkında değilsiniz.Bu kadar alçakgönüllü hüviyeti içinden çıkamamak ve bir ÖVÜNME KRİZİNE girmemiş olmanız, KÖY ENSTİTÜLÜ BİR ÖĞRETMEN OLUŞUNUZDANDIR diye düşünüyorum.Allah sana da eser evlatlarına da uzun ve bereketli ÖMÜR ihsan eylesin.Doğrusu o fiziki güzelliğinizle, alçakgönüllülüğünüz ve kültür hazinesi bir bayan oluşunuz AT BAŞI SÜRÜP GİDİYOR, GİTSİN BAKALIM.Okuyucuyu doyuran ayrı bir tarafta şu:Eserde insanlara cesaretin, metanetin, akıl ve mantık gücünün nelere kadir olduğunu gösteriyorsunuz.Böylesi bir iradenin nasıl kazanıldığı,akılları durduruyor.Belli ki o küçümsedikleri, hor görüp karalamağa çalıştıkları Köy Enstitüsü Eğitbilimcilerden aldığınız, birikintileriniz sizin o kapkaranlık günlerinizin nurlu bir ışığı olmuş.Bize böylesi derin hasletleri kazandıran o anlı-şanlı başı dik öğretmenlerimizden şimdi kimsecikler kalmamıştır.Biz de memleketin eğitim camiası da,hepimiz onlara minnettarız.Ruhları şadolsun.Bizler o okuldan birer vatansever eğitbilimciler olarak diploma aldık.Alnımızın açıklığı diplomamızın kendisidir.İyi ki oradan aldıklarınızı muhafaza edip böylesi eserlerin doğmasına MEDAR oldunuz.İzin verirseniz alnınızdan bir buse daha alacağım.Türk Eğitim ve Edebiyat Tarihine sizin en büyük armağanınız, Köy Enstitüleri’ni topluma en iyi anlatabilenlerden birisisiniz.Siz çok gerçekçi bir yazar olarak Köy Enstitülerini ve oradaki eğitim-öğretim düzeyini ne güzel anlatmışsınız.Oradan diploma alanların Eğitim anlayışı bugün her ocakta söylenir durumdadır.Her vesileyle yinelemek istiyorum.O ocaktan diploma alıp dersanelere koşan hiçbir eğitimcinin, hiçbirimizin devletimize,halkımıza ve kurumumuza borcumuz yoktur.Çünkü kusursuz ve götüre eğitimciliği severek yaptık.80-100. öğrencilik ve 5. sınıflık öğrenci topluluğuna tek başımıza emek verdiğimizi ve onu da en üstün başarı ile tamamladığımızı alnımızın akıyla,çekinmeden söyleyebiliyorum.İşte siz, bütün bunları daha çıplak vaziyette eserinize yerleştirmişsiniz.Siz gerçekten tarihi,mesleki,sosyal,edebi yönleri olan büyük bir eserin ANASISINIZ.Sizi sevgiyle,saygıyla,yüreğimin ve gönlümün cürmünce candan selamlıyorum.Şimdi bizlere yeni bir umut vermiş durumdasınız.Lütfen bizleri ve edebiyat ve eğitim alanındaki insanlara verdiğiniz bu sözleri yerine getiriniz.Anladım ki,belli ki “ÖĞRETMEN BENİSA”lara yeni bir kardeş doğurmanın sancıları içindesiniz.Şimdiden doğumunuzun hayırlı ve uğurlu ve de BEREKETLİ OLMASINI diliyorum.Yazıp ortaya koyduğunuz “ÖĞRETMEN BENİSA”lar dolayısıyla sayısız aşıklarınız olacaktır.Aşıkların listesinin en başında naçiz adımın zikredilmesi,beni ömrümün sonunda mutlu edecek hadiselerin en başına götürecektir.Sizi sayısız, def’a kutlamak istiyorum ve o tertemiz kültür ve edebiyat kokan alnınızdan bir kere daha öpüyorum.Huriye Saraç Hanımefendi;Lütfen sözlerimin bir tek harfini dahi abartılı yorumlayıp bana da zat-A-linize de haksızlık etmeyiniz.Sizi ve güzel eserinizi yalnız çocuklarım değil,torunlarım ve mahallemdeki eğitimcilerin çoğu aynı heyecan ve aynı düşüncelerle ve en kısa zamanda okuyup bitiriyorlar.Eserin tüm toplumun malı olması,en baştaki arzumuzdur ama tanıtımın yönlenmesi ve yönlendirilmesi,uzmanlarınca ele alınması gereken bir mevzudur diye düşünürüz. Ayrıca işi ehli ve uzmanının dikkatini çekebilseniz dizilere de,beyaz perdeye de bulunamamış bir büyük eserdir.Ama işte bu dahi uzmanların reklamları ile kabil olacak bir durumdur.Keşke hepsi bizim elimizde olan fırsatlar olsa…Benisa Hanımefendi;Eseriniz hakkında gönülcüğümün eseri olan söylemlerimi sıralamağa çalıştım.Tekrar edeyim:”ÖĞRETMEN BENİSA”lar nadide eserleriniz olarak gün gelir inşallah sizi DİLLERE DÜŞÜRÜR. Bunun böyle olmaması için hiçbir neden görmüyorum. Size sevgilerimi, saygılarımı SUNUYORUM.Hoşçakalın, Tebessümünüz hiç eksik olmasın.