Orduyu Kim Yıpratıyor?

Köşe Yazıları / Timuçin

Üzerinde konuşulan konularda derinlemesine bilgi sahibi olmayan, sadece sloganlardan ibaret düşünce dünyalarında tabu sahibi, insanımızı ikna etmek elbette zor. Ama sözlerim, sessiz çoğunluğa hitap edeceği için ideolojisi ne olursa olsun doğruya doğru diyebilen insanımızadır meramım…

Son dönemde ordumuz ülke gündeminden hiç düşmüyor ve daha uzun müddette düşmeyecek. Sebebiyse yurt savunması görevi olan vergilerimizin büyük çoğunluğunu seve seve verip sorgulamadığımız ordumuz içerisindeki durumdan vazife çıkarmaya hevesli bazı üst düzey bürokratlarımızın ihtirası ve ülke yönetimi konusundaki hevesleri… Sadece bunlar ortalığa çıkmakla kalmıyor daha önceki yasadığımız tecrübelerle de birleşince toplumumuzda büyük bir endişe ve kaygıya sebep oluyor.

Seçilmiş bir başbakanımızı ve iki bakanımızın asılsız suçlamalarla ve darbe yönetiminin kurduğu özel mahkemelerde verilen hükümlerle asılması hala hafizalarımızda duruyor. Hal böyle olunca insanımızın bu konudaki duyduğu kaygılari basite alıp geciştirmek istemek ve bu meseleleri "Orduyu yıpratıyorlar" diye savunmaya calışmak sadece sorunu ertelemek dışında bir işe yaramayacaktır.

İkinci bir güvenlik kurumumuz olan emniyet teşkilatında ikinci adam olarak görev yapan bir bürokrat şu an hapishanede tutuklu olarak yargılanıyor ve hiç kimse haklı olarak emniyet teşkilatının yıpratıldığını düşünmüyor. Kurum içerisinde hukuksuzluk yapanların, görevini kötüye kullananların yargılanması o kurumu yıpratmaz, aksine daha güçlü hale getirir.
Ordumuzun da içerisindeki darbe heveslilerini, çürük elmelarını temizlemesi ordumuzu daha güçlü hale getirir. Gerçek budur.

Değişen dünya koşullarının ve bireylerin bilinçlenmesi zaten bu gibi çılgınca düşünen darbecilerin işlerinin kolay olmadığı gerceğini önlerine koymaktadır. Kaldıki ordu içerisinde de bu faaliyetlerden rahatsız olan demokrat subaylar olduğu için bu "gizli" planlar ortalığa dökülmektedir.

Sonuç olarak darbe anayasal bir suçtur. Darbeyi sürekli kılmaya çalışan seçilmişlerin üzerindeki askeri vesayette cağdışıdır.

Türkiye yeni bir anayasa ile bu yüklerinden kurtulmalıdır; ama bunlar yapılırken mutlaka yeni anayasada seçim sistemi ve siyasi partiler yasası da liderler sultasına imkan veren tüm yasalar değişerek halkın kendi önderlerini seçmesine imkan sağlanmalıdır ve daha fazla demokrasiden korkmamalıyız.

Devleti kutsallaştıran bu anayasamızın aynı zamanda bireyi de değerli kılan bir anlayışla düzenlenmesi sağlanarak gelecekte cocuklarımızın insanca yaşamasının temellerini yeni sivil anayasa atabiliriz.

Kurumları güvenilir ve güçlü kılan şeffaf olmalarına bağlı olduğunu unutmamalıyız.

Mutlu ve güvenilir yarınlar dileği ile...