Donat Yazılarına Devam Ediyor

Haberler / Özel Haber

Donat Yazılarına Devam Ediyor

50. yıl raporu
Belçika'ya Türk göçünün ellinci yılında durum... 250 bin nüfusluGent kentinde gece kulübüne gittik... "Tını... Muzikanten Huis."
Müşterilerin çoğu "Belçikalı."
İkinci sırada "İngiliz, Fransız, Alman... Faslı... Bosnalı..."
Türkler "Üçüncü sırada."
Duvarda iki tablo... Flamanca. (Belçika'da iki dil konuşuluyor... Flamanca ve Fransızca... Flamanca konuşan daha çok.)
Birinci tablo:
Mevlana'nın "Gel gel, ne olursan ol yine gel" sözü.
İkinci tablo:
Yunus Emre'nin sözleri:
"Ben gelmedim kavga için... Benim işim sevgi için."
Müşteriler Mevlana'nın, Yunus Emre'nin sözlerini okuyorlar... Eğleniyorlar... Biralarını, şaraplarını yudumluyorlar.

Anadolu
Schaerbeek... Brüksel'in "İkinci büyük belediyesi."
Nüfusu 140 bin.
"Belçika'daki Türkiye'yi" görmek istiyorsanız buradaki "Türk mahallesine" uğramalısınız. Belçikalılar "Küçük Anadolu" diyorlar. Kebapçı... Berber... Terzi... Doktor... Kahveci... Hepsi Türk.
Bir Schaerbeek fıkrası... Yaşanmış olay...
Ayşe Teyze iki katlı evin üst kat penceresinden etrafı seyrediyor.
Alt katta "Kiralık" yazısı asılı.
Yoldan geçen bir Belçikalı soruyor... Fransızca:
- Kirası ne kadar?
Ayşe Teyze'nin yanıtı... Fransızca:
- Yabancıya kiraya vermiyoruz.

Küçük Türkiye
Gent... Belçika'nın üçüncü büyük kenti... Gezerken bir "Sokak tabelası" görüyorsunuz:
"Klein Türkiye." Yani... Küçük Türkiye. Bir caddeye giriyorsunuz... Tabelalar:
Camlı Köşk... Gamze Textıel... Zevcem Modehuıs... Restaurant Akdeniz...İdeal Kuyumcu... Özkonya Restaurant... Baklavaland... Poker Cafe...Kapsalon Sempatik... Kerman Kardeşler... Helal Kasap... Dilek Export. Caddede rastladığımız bir Türk'e takılıyoruz:
- Burası neresi?
- Anadolu... Gazeteye böyle yazın.

Emirdağ köftecisi
Köfteci Bayram... Afyon-Emirdağlı... Yıllardır Belçika'da.
- Bayram Usta işler nasıl?
- Allah'a şükürler olsun çok iyi... Ama bizim iyi olmamız yetmiyor.
- Hayırdır, derdin ne?
- Aklımız fikrimiz Türkiye'de... Memleketimiz iyi olsun... Türkiye'de huzur olsun... Türkiye'yi karıştırmak isteyen çok... Ülkemizin dirlik düzeni bozulmasın.
Belçika'da bu sözleri o kadar çok kişiden dinledik ki.

Gök Palace
Türk lokantası... Ama müşterinin çoğu yabancı.
Sahibi Ömer Gök... Emirdağlı.
Babası Salih Gök... Belçika'ya ilk gelenlerden.
1968'de annesi gelmiş... Annesi Brüksel'de uçaktan inmiş... Fenalaşmış... Doğum sancısı... Doğru hastaneye.
Ömer doğmuş... Annesinin Belçika'ya ayak bastığı gün.
Ömer Gök, lokantanın bulunduğu mahallenin muhtarı... 2010'da seçilmiş. Ömer, lokantaya gelen yabancı müşterilere "Türkiye'yi anlatıyor."
"Turist rehberi gibi... Türkiye'yi pazarlıyor... 8 gün, 360 Euro."
- Ömer sen bu işten ne kazanıyorsun?
- Benim kazancım yok... Müşteriyi, turizm firmasına yönlendiriyorum... Maksat, ülkeme turist gitsin... Maksat Türkiye kalkınsın... Yavuz Abi ben de size bir şey sormak istiyorum.
- Sor bakalım?
- Ne olacak bu memleketin hali?
- Belçika'nın mı?
- Yok abi... Bize ne Belçika'dan... Belçika doyduğumuz yer... Bizim derdimiz ise doğduğumuz yer... Türkiye.
Yarın... Belçika'dan son notlar.

  • Okunma: 2763

Yorumlar (0)Yorum Yap