Kadınlarımızın Dam Başı Kavgaları

Köşe Yazıları / Kenan Kocabaş

Kadınlarımızın Dam Başı Kavgaları

Bir zamanlar, altımızda uzanan toprak gibi üstümüzde de yer yer toprak olurdu. Toprak damlar korurdu bizi dört mevsimin aşırılıklarından. Dam başları ise karyola olurdu sıcak yaz gecelerinde ve üzerine serilen döşekle yıldızlara biraz daha yaklaşılırdı. Üzerinde kışlık yiyecekler kurutulurdu yaz sonlarına doğru. Dam başına atılan bir taş ya evin çocuğunu dışarıdaki bir oyuna davet eder ya da komşunun bir ihtiyaç için kapınıza geldiğini gösterirdi… Peki kadınların dam başını adeta bir sahne, bir kürsü gibi kullanıp birbiriyle kavgaya tutuştuğuna hiç şahit oldunuz mu? Müthiş bir yetenek testidir bu kavgalar.Kavgada sarf edilen sözler, bu dam başından bir mermi gibi fırlayıp vurmalıdır öteki dam başındaki rakibi. Teklemek, kekelemek yoktur bu savaşta. Her şey laftan ibaret de değildir. Vücut dili de önemlidir. Ani dönüşler, sekişler ve kaba ete elle ritmik vuruşlar, savaşçının gücüne güç katar.Kadınlarımıza özgü dam başı kavgalarını bugün Emirdağ’ın herhangi bir köyünde görmek mümkün müdür bilmiyorum ama bundan yirmi otuz yıl önce bazı köylerimizde böyle bir gelenek -adı gelenekse- yaşatılırdı. Bazı köyler dedim zira bunun için uygun bir coğrafya, liberal bir köy ve cesur kadınlar gerekiyordu.Bir defa, kavga yapmak için basamak kullanıp damın başına çıkmak gerekmezdi. Dam başı hazır olmalıydı önünüzde; evin veya odanın dışa açılan kapısından adım attığınızda damın başında olmanız gerekirdi. Bu da ancak bir tepenin eteğine bir vadinin kenarına kurulmuş bir köy gerektirirdi. Böyle bir köyde örneğin ahır damının başı, arazinin eğimli olması nedeniyle biraz daha yukarıya ve geriye inşa edilmiş olan ahır sahibine ait evin terası gibi kullanılırdı. Dolayısıyla kavga ihtiyacının hissedildiği anlarda, evin önü yani ahır veya samanlık damının başı, kavga yapmak için uygun bir mekan olacaktır… Liberal bir köy ve cesur kadın kavramları aslında birbirine uzak kavramlar değildir. Ne liberal olmayan bir köyde kadınlar cesaretini büyütebilir, ne kadının suspus olduğu bir yerde liberal bir köyden bahsedilebilir. Kolay mıdır, genç bile olsa ilkin erkek geçsin diye yolda bekleyen, yayla yollarında erkekle karşılaştığında saygısından eşeğinden inerek yoluna devam eden kadınların olduğu bir yerde, yine aynı kadınların güpegündüz bu dam başından o dam başına küfürler savurmaları. Elbette kolay iş değildir. En azından her kadının harcı değildir bu. Ayrıca, hafızanın iyi olması gerekir. Böylece dağarcıkta çok sayıda küfür tutulabilir. İyi bir hafıza, kavga yapılabilecek her kadının geçmişi hakkında sayısız negatif bilgi depolamaya da yarar. Belagat iyiyse rakip kolay alt edilebilir. Ses gürse köyün öte ucundaki ile de kavgaya tutuşulabilir. Aksi taktirde kavga edebilmek için sesi taşıyacak uygun rüzgarı beklemek gerekecektir. Beklemek, kızgınlığın geçmesine neden olacağından kavganın yapılmama riskini de artıracaktır.Kavga esnasında mümkünse dam başının her yeri eşit şekilde çiğnenerek toprak sıkıştırılır ve damın akması da engellenmeye çalışılır. Yine kavga esnasında dam başında ileri geri giderken çelene çok yaklaşmamak gerekir. Bu şekilde çelene yaklaşarak kavga yapmayı alışkanlık haline getiren bir kadının birkaç kez damdan düşüp kolunu bacağını kırdığını duymuştum.Benim şahit olduğum bir dam başı kavgasında ise kadının biri, “sen “kadın” olsan kocan sana bir araba dayak atar mıydı” diyerek saldırmıştı öteki damın başındaki kadına. Beriki doğru söylüyordu, öteki kadın köy meydanında kocasından sıkı bir dayak yemişti daha birkaç gün önce. Beriki, o anda dayak yiyeni korumaya çalışmışsa da başaramamış, dayak sonrası onu yerden tutup kaldırmış ve “koca “koca” olsa seni böyle el içinde döver miydi” diyerek teskin etmeye çalışmıştı dayak yiyen kadını. Ama bu gün kavga günüydü. Malzeme gerekti berikine.Sıracalı, kokar, kerahat, uluk, evi kokmuş, karı olmadık deri yolmadık gibi laflar ise kavgada çerez niyetine giden küfürlerdi. En fazla nefes ayarlamaya, boşluk doldurmaya, dinlenmeye yarardı böyle küfürler. Diğer küfürlerden ise hiç bahsetmek istemiyorum…Kenan Kocabaşemirkena@yahoo.comfacebook.com/emirkena

  • Güncelleme: 12.01.2012 18:26
  • Okunma: 11333

Yorumlar (6)Yorum Yap

  • emine

    cok guzeldi .banada eski gunleri hatirlatti.gulmektende kendimi alamaDIM.TESEKKURLER

  • omer ersahin

    vay be kadin boyle kavga eder mi... ne mutlu bize oyle kadinlari gormedik

  • r topal

    kaleminenize yüreğinize sağlık....

  • Görücü

    Birazda aile kültürümüzün mostrasıydı anlattıklarınız.
    - 'Ben o dambaşında kavga edenin gızını almam,'dan ana üzerinde kızına not verilirken, 'Seni alan ağlasın , garaları bağlasın' gelinmişse müstakbel dünürcülere mesaj verilirdi.

    - 'Beş kile bulguru öğlene kadar kaynatıp, dama serdi', cümlesindeki reklamın gücüne ise bugünkü iletişim çağında hala ulaşılamadı.

  • faki edeer

    ah hemserim bizim edelerin hanimlarinin kavgalarini duysaydin zekerata kadar unutmazdin guzel olmus eline saglik buda kûltûrûzûn bir parcasi

  • Hasan boz

    ...super bu kadarda yaklasik benzentme olmaz.cok guzel derleme.hasan boz